VELi YILMAZ

Alışkanlıklarımızla yaşamak

İnsanlar alıştığını pek bırakmak istemez.
*
Alıştığından koptuğu zaman, sanki bir şeyler eksilmiş gibi hisseder kendisinden. İş yerinde alıştığımız masaya otururuz.
*
Oturduğumuz koltuk bizimle bir olmuştur artık. Yattığımız yatağı değiştiremeyiz, çünkü rahat edemeyeceğimizi düşünürüz, bir başkasında. İşe giderken hep aynı yolu kullanır, hep aynı ağacı görürüz aynı saatte.
*
Görmezsek aynı durakta aynı kişileri, rahatsızlık hissederiz, Bir şeylerimiz eksikmiş gibi elimizi, cebimizi yoklarız.
*
Her gün pencereden baktığımız poğaçasının açık olmasını bekleriz. Arabanın radyosundan hep aynı musikinin ses vermesini isteriz.
*
Yaşamımızda her şeylerin sırası belliymiş gibi hareket ederiz. Her şeyin ön görülebilir olması, en önemli beklentimiz.
*
Aykırılığı beklemeyiz, istemeyiz. Bir nevi şablonu hayatın içinde yaşamayı yeğleriz. Çünkü ne olup olmayacağını önceden kestirmek, sürprizleri elinin tersiyle itmek, insanoğlunun yaratılış özüne eklenmiş bir olgu olsa gerek.
*
Yiyeceğimizin seçimini, giyeceğimizin seçimi dahi gününe göre bir sıralanmışlığı gösterir. İşe giderken hazırlığımız sırasında, hangi saatte yataktan kalktığınız, hangi terliği giydiğimiz, hangi tür traş bıçağını kullandığımız, hangi saatte dışarıya çıkacağımız, dakikasına kadar bellidir.
*
Her şeyi belirli olan bu hayat, güvende hissettirir bizleri. Bir sıradanlık bağlamıştır bizleri tepeden tırnağa, farklı bir yeniliğe merhaba demeyi arzulamayız bu hayatta. Hâlbuki renk katar farklılıklar sıradan olan hayatımıza, bir anlam katar diğerlerinden farklı olan o gün yaşam denen duranlığın tahtına.
*
O günü hatırlarız, anımsarız.  O gün sizin anı gününüz olmuştur. İnsanoğlu varlığını sürdürdüğü şu hayatta, anı biriktirmek ister. Ne kadar çok anı birikirse, o kadar hissiyatının huzur bulduğunu hisseder.
*
Çünkü dönüp gerilere baktığında, izler kalmıştır; gülmesine, gülümsemesine neden olan. İşte bu nedenle farklılıklar üretmeliyiz hayatınızda.
*
Neşeli hale getirmek için içinde yaşadığımız bu hayatı. Ne kadar çok sıradanlık, o kadar çok kaybolan hayat demek, ne kadar güler yüzlü anı olur ise, ben buradayım demenin ve varım demenin karşılığıdır kabul etmek gerekirse.
*
Yaşamı yakalamak, ucundan tutmak, geçen günlerin tadına varmak ve o tadı gelecekte hissederek ayırdına varabilmek için biraz değişkenlik gerekmez mi. Her gün yürüdüğün yolu bir kez olsun değiştir.
*
Birine bir çiçek al. Televizyonda farklı bir kanalı izle. Bu hafta sonu evde oturmak yerine çık bir sahile in. Ormanda kuş sesi dinle.
*
Alışveriş merkezlerine gitme bu hafta sonu.  Bin arabana çık dışarı, yaşadığın şehri bir terk et. Farklı bir şehirde bir kahvaltı yap. Farklı şivelerde konuşanlarla sohbet et.
*
Tatlandırır şu güzelim hayatı. Etrafındaki tatlandırıcıları gör ve onlardan tad al almaya bak.

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *