VELi YILMAZ

Yılların Ardından

Zaman zaman garipsediğimiz, zaman zaman bize tuhaf gelen lakin birçoğumuzun normal bulduğu sorgusuz bir yaşantının içerisine evrildik hep birlikte.
*
Toplumun ve yasa koyucuların bizler için koymuş olduğu sınırlamalar, bizlerin yaşam çizgileri ve hangi kalıpların içinde hareket edeceğimiz tamamı belirlenmiş ve bizler sahne sanatlarının bir figüranı olarak sergileyebileceğimiz kadar, olabildiğince oyunlar sergilenmeye başlamışız geçmiş zamanlardan farklı olarak.
*
Yalnız biz bize biçilen rolleri oynuyoruz ve bu rollerin dışına çıkamıyoruz. Toplumun belirli kategorileri var. Her iş ve her olgu ve olaylar belirli sınırlarla yaşamda birbirinden ayrılmış, insan doğallığını yitirmiş.
*
Doğal olanın unutmuş. Kendi öz benliği kaybolmuş, benlik duygusu içinde boğulmuş, farkında değil.
*
Yakalamış olduğumuz görece olarak belirli standartları sürdüreyim kaygısını yaşamaktayız.
*
Bundan sonraki kısım tufan olsa da benim dışında, gibi bir düşünce hepimize egemen olmuşa benzer.
*
Dostum, arkadaşım, kelimelerinin içi boşalmış, mecrasının dışına çıkmış.
Çünkü bu kelimeler gerçek anlamında ifade edilseler "ben" yerine biz kavramı doğacak ve bencillik kavramı ortadan kalkacak.
*
Çokluktan tekliğe indirgenmiş bir hayatın içinde yol alıyoruz.
*
Biz yerine ben kavramının öncelendiği ve birbirimizin üzerine basarak yol aldığımız bu hayatta empati kavramını rafların en yüksek yerlerine kaldırmışız.
*
Bir daha kimse ulaşmasın diye. Aynaları kaldırılmışız durdukları yerlerden sakın ola bakarız diye.
*
Derdin ne, sıkıntın ne, nasıl çözebiliriz gibi kavramlar annemizin çeyiz sandığında, en müstesna yerini almış vaziyette.
*
Sevgi, saygı kavramları kavram olmaktan çıkmış, boş bir lakırdı halini almış.
*
İçi boş nicel sözcüklerden ileriye gitmeyen,  hiçbir ulviyeti olmayan, biçimsellik den öteye geçmeyen, bir özü teşkil etmeyen, kabuk mertebesinde dahi sayılamayacak, bir hal almış.
*
Yaşamın kendisi karaktersel özelliğini yitirip sığlaşmış.
*
Bize çizilen modellerin dışına çıkılamayan, özün ifade edilmediği nehirde kontrolsüz ilerleyen kütükler gibiyiz adeta.
*
Kafamızda oluşturduğumuz kalıplar ve yargılarımız hep bizi haklı göstermekte.
*
Hep haklı biziz, bizim dışımızdakiler haksız ve suçlular.
*
Biz her durum ve her şartta masumuz. Masumiyet karinesi söz konusu olduğunda her durum bize göre ayarlanmalı.
*
Kendimi eleştirdiğim insan yerine koyayım, acaba ne düşünür, neler hissederiz nasıl davranırız gibi insani temel değer olması gereken davranış modellerini çizginin dışına itmişiz.
*
Bir de yüreğimizde var olan boy aynasına bir dönüp bakabilsek, ne kadar da çok defomuzun olduğunu kuşkusuz göreceğiz.
*
İşte o zaman kendimizdeki depoyu gördüğümüzde, başkasındaki eksiğin bizimkinin yanında anlamsız kalacağını da görmüş olacağız.
*
Tam da o zaman benlik yerine, bizlik kavramının devreye gireceğini, biz olacağımızı, başımızdaki yöneticilerin bizlere çizmiş olduğu bizim olmayan kuralların, bizim öz kurallarımıza değişebileceğini Söyleyebileceğiz.
*
Bu söylemiş olduğumuz aslında çok önemli bir müjdedir. Modern köleliğin sonunu gösteren en önemli işarettir.
*
Anonimleşmiş öz ifade ile herkes şapkayı önüne koymuş olacak. İşte o zaman bireysellik bitip çokluğun, bizliğin, özün çağı ardına kadar kapılarını açmış olacak.
*
Bunun için ne gerekli olduğu çok önemli, bunun için toplumda soğuk duş etkisi oluşturacak bir olgu gerekli.
*
Toplumun tutkalı tekrar oluşsun ve insanlar birbirine bağlanabilsin diye.

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *