Satranç Hayatın ta kendisidir

Satranç oyunu içerisinde insan hayatına benzeyen birçok yön bulmaktadır.
*
Bu sebepten esasında kas gücü gerektirmeyen, beyin gücünü temel alan, beyninin gelişmesini ve gelişerek dönüşmesini sağlayan bir özgünlüğe sahiptir.
*
Bir beyin mücadele sporu desek sanıyorum yerinde bir tümce kullanmış oluruz.
*
Bu yönüyle hayatın içinde yaşananlar ile paralellikler içerir. Hangi durum karşısında ne yapmak gerektiği, kriz yönetim bilgisi, hamle yapmak suretiyle rakibinizi bertaraf edebilme becerisi gibi birçok nesnel davranışın ya da rolün tahta üzerinde bulunan figürlere uyarlanması ile gerçek yaşamın simülasyonun yapılmasıdır.
*
Satranç yalnızca savaş oyunlarındaki taktikleri içerdiği düşünülmemelidir. Hayatın yaşamın kendisi taktik kurgular üzerinde ilerlemekte olduğu gerçeği bilinen bir gerçektir.
*
Daha açıkçası yaşam dediğimiz kavram, kendimiz lehine pozitif, olumlu sonuç üretme sanatıdır.
*
Bu üretkenliği sağlayabilmek için de çok kazanç az zayiat ilkesi hedeflenerek amaca ulaşılmaya çalışılır.
*
Bu çerçeveden baktığımızda bizler için en değerli olanı kaybetmek istemez, daha az değerli olandan da kolayca vazgeçmek istemeyiz.
*
Bu noktadan bakıldığında satranç yaşamın yansımasından başka bir şey olmasa gerek.
*
Öte yandan bu oyunun içine sorunlarla baş etme gibi, alt başlıklarda koyabiliriz. Kendi taşını vermeme, bunu bir sorunsal olarak görme ve bu sorunla baş edebilme yollarını keşfetmek veyahut keşfetmeye çalışmak, yaşamın içinde var olan bir kesittir.
*
Sonuç olarak satranç; başlangıçta her ne kadar savaşlarda izlenen taktik yöntemler ile bunların uygulamalarını içeriyor dense de, gerçek yaşama ayna tutan, doğal yaşamın yansımasından başka bir şey değildir.
*
Bu bağlamda sadece yaşam oyunundaki figürlerle, satranç tahtası üzerinde, rol verdiğimiz taşların adları farklıdır ve sadece tek fark budur.
*
Yoksa kazançlar, kayıplar, var olan stres yükleri gerçek yaşamla derinden benzerlikler gösterir.