VELi YILMAZ

98. Yıl Kutlu Olsun

Ankara…!
Sokakları azim kokan, caddeleri mücadele kokan, bir destanın başkenti.
Bin yıllık tarihin en keskin kararlılığı, bir duruş, bir isyan, bir medeniyetin doğum sancılarının yaşandığı yer.
Umutsuzluğun, üzüntünün, sevincin bir volkana dönüştüğü yer Ankara.
*
Kurulan Millet Meclisi,
Başkomutan emir vermiş, milletine olan güvenini o yokluklar içindeki ülkemde bir umuda dönüştürmüş,
‘Beyler! Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz.’
*
Düşman toplarının bir, bir patladığı vatan toprağında..
Öyle ya bugünlere nasıl geldik, kısa bir zihin jimnastiğine ne dersiniz?
600 yıllık imparatorluğun, devletin son günleriydi
Yemen, Galiçya, Balkanlar, Çanakkale derken,
Düşmanın ayak izleri uyumayan gözleri iyice belirginleşmişti.
Dönemin maceraseverleri yokluklar ve imkânsızlıklar bilindiği halde yine de o hayalperestliklerinden vazgeçmiyor, devlet bir uçuruma doğru sürükleniyordu.
Nitekim altında yatan mayayı özetleyen Mustafa Kemal Atatürk, bakınız 98 yaşındaki Cumhuriyeti nasıl anlatıyor.
“Uçurumun kenarında yıkık bir ülke, türlü düşmanlarla kanlı bir savaş, yıllarca süren bir savaş… Ondan sonra içeride ve dışarıda saygıyla tanınan yeni vatan, yeni devlet ve bunları başarmak için aralıksız devrimler…”
*
İmparatorluk büyük bir acı içerisindeydi.
Padişah tahtının derdine düşmüş, ülke bitkin ve yorgundu.
Garptan Şarba savaşlarla adeta hamura dönüşmüş ülke
Yeniden bir ışık bir umut bekliyordu, gecenin aydınlığa dönüştüğü günü bekliyordu.
*
Üç yıl süren ulusal kurtuluş savaşından sonra yepyeni bir devletin temeli atıldı.
Ve işte bugün!
Kul olma anlayışından, özgür bir birey olma anlayışına, tam bağımsız olabilme anlayışına, demokrasiye olan inanca, devrimlerle Cumhuriyeti oluşturan büyük adıma ihtiyaç duyan bizleri bu bayram bir kez daha 98. Yılın tadına vardırıyor.
*
Cumhuriyetin özüne bakıldığında emperyalistlerin vurmak istediği zincire isyanı, bir başkaldırıyı, medeni bir yaşamın var olabilmesi için yapılan kudretli bir yürüyüşü ve en sonunda kurum ve kuruluşlarıyla tam bağımsız bir devletin bugünlere taşınması ve sonsuza dek bağımsız yaşayacak olmasını görebiliriz.
İşte kanıtı:
Atatürk: ‘Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır’
*
Etrafımıza baktığımızda bugün her türlü inanç ve yönetim şekli benimseyenlerin ne kadar boşlukta olduğunu sadece yaşama adına değil insan olma adına da ne kadar büyük bir çaresizlik içerisinde kaldığını üzülerek müşahede ediyoruz.
Bu bakımdan da bu topraklar üzerinde bağımsız kalabiliyorsak, özgürce konuşuyor ve dolaşıyorsak, hür ve aklıselim bir şekilde geleceği görebiliyorsak Cumhuriyet gerçeği her yönüyle bizim için büyük bir hazinedir ve ebedi korunmaktadır.
*
Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi Türk Ulusu’nun tabiatına en uygun idare şekli Cumhuriyettir. Günümüze bakıldığında günümüz gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda ne denli büyük öneme sahip olduğu da gözler önüne serilmiştir.
*
Cumhuriyetin özünde demokrasi vardır, demokrasi halkın kendi kendisini yönetmesidir. Halk kendisini yönetecekleri özgür ve hür iradesiyle seçmektedir.
Öyleyse Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi olduğu gibi bizleri yarına taşıyacak olan kutlu bir yürüyüşünde en kudretli adımıdır

98.Yıl Kutlu Olsun..!

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *