VELi YILMAZ

Satranç hayat gibidir

Hayat bir satranç gibidir, birçok farklı alanda yaptığımız veya yapacağımız hamleler geleceğimize olumlu veya olumsuz yön verir. Her parçanın kendine özgü görevi vardır. Bazı parçalar güçsüzdür, piyon gibi. Bazıları ise oldukça güçlüdür, şah gibi. Bazıları gözden ilk çıkarılanlardır, bazılarını ise bir istiridyenin incisini sakladığı gibi saklamak gerekir. Satrançta en önemli kural, belki de vazgeçmemektir. Yani birçok parçanı kaybedip yine de kazanabilirsin oyunu. Hayatta tıpkı böyledir, tam kaybettim derken kazanırsın, tam kazandım derken kaybettiğini görürsün.
Önemli olan satrançta da, hayatta da kaybedilse dahi bırakmamak, doğru oynamaya devam etmek ve yılmamaktır. Satranç hayat gibidir. Piyonlar gibi öne sürülür güçsüz insanlar. Her zaman şah olmak gerekir, piyonlardan vazgeçmek gerekse de, işin sonunda kaybettiğin tüm parçaları geri almak için savaşılmalıdır.
Satranç Aslında Hayat Gibidir
Hayatta da satrançta da bazen kazanmak için en vazgeçilmez, en önemli parçandan bile vazgeçmek zorunda kalırsın.
Hayatta da satrançta da, stratejik düşünmek oldukça önemlidir, ikisi de bitirmek için oynanır. Satrançta kaybetmek, tıpkı hayatta olduğu gibi; kazanmaktan çok daha fazla şey öğretir, tecrübe sağlar.
Satranç oynarken yerinde ve doğru yaptığınız hamle, sıra rakibinize geldiğinde onun yaptığı yalnızca tek bir hamle ile sonunuz olabilir. Hayat da tıpkı böyledir; doğru yaptığınızı düşünerek verdiğiniz kararlar bir şekilde tam tersine dönüşerek, sonunuzu getirebilir. Her ne kadar doğru yolda ilerlediğinizi düşünseniz de; mat olmak her zaman olasıdır. İkili ilişkilerde atılan karşılıklı adımların sonucunda yaşanan olumsuz neticeler ve hayal kırıklığının sebebi de aslında budur.
Uzun bir satranç maçına benzer hayat. Oyunun ilk 2 saati yalnızca kazanmak için oynarsınız. Sonraki 2 saatte ise yorulursunuz ve artık ne olursa olsun düşüncesine bürünerek oyuna devam ederseniz. Kalan son 2 saatte ise, bu kadar oynadım bari kazanayım diye oynamaya devam eder, kazanmak için çabalarsınız.
Hayatta öğrendiklerini satrançta, satrançta öğrendiğini ise gerçek hayatta kullanabilirsin, çünkü insan beyni edindiği tecrübeleri unutmaz, yaşadıklarından ders çıkararak başarıya ulaşır. Hiç kaybetmeden kazanmak mümkün değildir. Kaybetmenin sonucunda karamsar ve hüzün içerisinde vazgeçmek yerine, kaybetmenin asıl kaynağı kavranarak, bir sonraki oyunda aynı hatayı yapmamak gerekir.
Yazımızı; Şah’ın da her ne kadar güçlü olursa olsun bir satranç taşı olduğunu vurgulayan, günlük yaşamımızda bu motto ile ilerlememiz gereken Alexandr Puşkin’in bir sözü ile bitirelim;
Oyun bitince, şah da piyon da aynı kutuya konur.

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *