VELi YILMAZ

Portakal Kabuğu Sandalyenin Üzerinde Kalmış Camı Puslu Dükkân

Bu başlığın bir manası var.
*
Konu biraz derin ve hüzünlü olunca öylesine çıkageldi gönülden.
*
Hikâyenin mazisini öyle kolayca özetleyemezsiniz.
Bakalım becerebilecekmiyiz!
*

Babası emekli olunca herhalde ‘’bir dilim bostan; yan gelir yatar Osman’’ misali herkes bir köşeye çekileceğini sandı.
*
Oysa sanki daha işe yeni başlamış gibi yüksek enerjili ailenin tartışmasız otoritenin kararlılığı gerçekten görülmeye değerdi.
*
Kıskanılacak bir kararlılık vardı.
*

Sabahın köründe köyden ilçeye tabana taban koşarak inmesi bile gerçekten hayret verici bir sinerjiydi.
*
O zamanlar paranın tadı da, kazanma arzusu da başkaydı
Bereketi vardı en azından.
*
Herhalde ellisinden sonra helalinden daha fazlasını kazanmamıydı; bu işin sırrı bilinmez.
*
Taviz verilmeyen tek şey kıyafetti
Eski de olsa temiz, asla yırtık olmazdı.
*
Ayakkabıdaki boya limitsiz bir şekilde durur, sürülmesi konusunda hiç çekince gösterilmezdi.
*
Günümüz insanının şu günlerde çok beğenmediği bu çalışma azmi portakal kabuğu sandalyenin üzerinde kalmış dükkânın bereketini döndürüyordu işte.
*
Bi taraftan harçlık çıkacak, bi taraftan evlatlarına yarın hazırlanacaktı.
*
Öyle ya;
Emekli olmuştu ama bir torun sahibi olmak ona harçlık vermek en büyük özlemiydi.
*
Yıllar sonra bu özlemi dinecekti dinmesine ve fakat yaman hastalık bu sevdaya izin vermedi.
*
Doya doya yaşayamadı gerisini ömrün.
*
O küçük kasabada hani rahmetli barış manço’nun ‘’mahalleye dert oldu kul ahmetin ceketi’’ şarkısındaki nispet o kulun mahareti, ticaret zekâsı ve de müşteri memnuniyeti herkese gerçekten dert olmuştu.
*
Haftanın pazar günü olan Çarşamba gününde dükkân sanki bir pazar yerine döner o soğuk olsun yaz olsun günlerin devamında uğrak yeri gibi gelenide geçeni de aratmazdı.
*
Bereket dediğimiz sözcük var ya demek ki o sihirli sözcüklerin arasında dönüyormuş anlaşılan..
*
Demek ki bunların hepsini başarabilmek insan olabilmekle birlikte bir maharet gerektirirdi.
*
O mahareti bugün arasınız da bulamazsınız vesselam.
*
Bugün dönüp bakıyorum da ne portakalın tadı kalmış, ne o hoş sohbetlerin döndüğü bereketli alışverişli dükkânın esprisi.
*
Bugün hala İçerisine girdiğimizde içimi hep bir hüzün kaplar.

Surat bi karış sadece cepten ne çıkacak diye sizi gözetleyen bir çift gözün ötesinde aradığınız ne varsa kocaman bir yok olarak size geri dönüyor.
*
Selam yok, sabah yok. Hep öyle..
*
Acaba biz bugün neyi kaybettik diye hep sorarım kendi kendime..

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *