VELi YILMAZ

Özgürlük Denen Şey

Özgürlük denen şey; çiçek tarlasında rengârenk çiçeklerin arasında, şarkı söyleyen kuşların etrafında dolaşmak demek, kaldırıp kollarını masmavi gökyüzüne, doyasıya içinin içine sığmamak mı demek?
*
Yaban lalelerine bak gülümsüyor sana. Papatyalar bütün saflığı, temizliği ve aklıyla senle beraber. Şırıl şırıl dere dans eden balıklarıyla birlikte.
*
Sessizliğin içinde bir şahin ötüşü ile kendini hissettirmekte. Bir çeşme başı, başında ay yıldızlı bayrağımız salınmakta. Çam ağaçlarının kokusu burnunun direğini sızlatmakta.
*
Köylü kadından aldığımız dumanı üstünde ekmek ve domatesle birlikte nede harika. Yanında yüreği ak olan üç insan, biri delikanlı çağında, ikisi orta yaşları yaşamakta.
*
Biri benim yeğenim. Diğer ikisi kardeşim. Yanı başımda üç yiğit insan, sessizliğin içindeki huzuru tadıyoruz hep birlikte beraberce, Istrancaların bakireliğinde.
*
Denizin üzerindeki yakamozları görüyoruz hep birlikte, beraberce iç çekerek, İstanbul'un keşmekeşine dönmek istemeyerek.
*
Bir de Liman köye bayıldık, biz ailemle birlikte. Ülkemizde bir ilki gördük, kahvenin önünde kitap motiflerinden kaidesi olan Atatürk büstünü, kahvehanenin önünde. Bir başka şey daha şaşırttı beni ailemle birlikte.
*
Köylünün organize etmiş olduğu okuma saati var "imece" usulü hep birlikte. İşte bu nokta özgürlük gibi büyülü bir Hülya’nın tam da dama dediği nokta.
*
İnsan başka neyi hayal eder, neyi düşünür özgürlük adına biz bilmeyiz ama bizim özgürlükten anladığımızı İğneada denen aslında ada olmayan, âmâ bizlere fark ettirmeden buseler konduran, yüzümüzde papatyalar açtıran o harikulade mekân.
*
Aile saadeti bu olsa gerek, bundan başkası yalana gark olmuş riyakâr dünya. O İğneada ne çok şey kattı bu aile saadetine, ne de güzel hoş bir şeymiş ayrılıkları değil aynılıkları fark edebilmek ve birbirini bağrına basabilmek.
*
Sevgiyi ve saygıyı yapmacıksız kucaklayabilmek, tam da bu olsa gerek, özgürlük denen sihirli sözcüğün kabuktan bağımsız özü. Ne de çok şey katmış ortak olanı anlamak, anlamlandırmak, hislere tercüman olmak.
*
Bir bardak demli çay ne kadar da önemliymiş meğer, kırk yaşını aşmış, ellisine merdiven dayamış insanlar olarak, hiç bu kadar lezzet almamıştık, bir bardak demli çaydan.
*
Hayatımızda belki de hiç tatmamıştık böylesine güzel domates, hiç görmemiştik bu kadar buğusu üzerinde güzel bir ekmek.
*
Dostlarla bir tutam tuza bandırarak yenen domates, bir de ekmek. Bu menünün tarifsiz lezzetini kalbinin derinliklerinde hissetmek, ışıldayan çakmak çakmak gözleri, duygu yükü ile pembeleşen yüzleri, seyre doymamak demek, doyamamak demek özgürlük.
*
Kıymet verdiğin kişinin yanında olmasa bile varlığını hissetmesi demek, sıcak gülüşünü, sevgi dolu dokunuşunu bilmek demek, özlem demek, özlemek demek özgürlük.
*
Başını koyup ağlayacağın omuzun, yanında olduğunu bilmek denemektir özgürlük. Huzurlu bir aileye sahip olmak demek ve yücelerden engin Ufuklara seslenmek demek özgürlük.
*
Yaban laleleri arasında vızıldayan arının, gök kubbe dediğimiz mavi çatı altında kanat çırpıp süzülerek uçmasıdır özgürlük.

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *