Nesillerin Teknolojiyle Sınavı

Yüzyıllar önce posta güvercini vardı.
*
İlk insanoğlu ateş yaktı. Duvarlara yazı yazarak o günkü medeniyetin izlerini tanıttı.
*
Medeniyetler her yüzyılda kendilerinden bir iz bırakırken zaman içerisinde farklılıklar yaşandı.
*
Örneğin o ilk zamanlarda ceylan derisi üzerinde olan insanoğlunun bugün üzerinde kürk derisi var.
*
Tuhaf değil mi?
*
Çanakkale’de ayağında çarık olmayan asker gerçeğinden bugün hangi marka ayakkabıyı bak şu fiyata aldım senin de var mı diyen nesile dönüşüverdi zamanın ahiri.
*
Diyeceğimiz odur ki;

1. yy’a doğru yavaş yavaş yol alırken teknoloji ile sınavımız nesiller arasında baş döndürücü bir şekilde ilerliyor.
   *
   Birazcık daha orta yaşımızdan geriye doğru dönelim isterseniz..
   *
   Filmlere konu olan bazı sahnelerdeki anlık görüntüler bile bizleri hala güldürmüyor mu?
   *
   At sürerken aktörün kolundaki saatin unutulması gibi mesela.
   *
   Yahu ne alakası var diyenleri duyar gibiyiz.
   *
   Halbuki ve fakat doğru olmasına doğru da ecdad bugünkü nesiller gibi şanslı olsaydı 1500, 1600 hatta 1800’lü yıllarda hani bu bir varsayımdır cep telefonu icat edilmiş olsaydı kullanmazmıydı?
   *
   Peki bugün kullanılıyor da neler oluyor?!

*
Nesiller teknoloji ile hem fikir, sonuna kadar özümsemiş ama belli ki özellikle iletişim noktasında bir uçurumda kenarına geldiğini görür gibiyiz.
*
Cep telefonu, tablet, dizüstü, masaüstü bilgisayar bizim uzun karanlık gaz lambası altında yaptığımız hepimizin çok mutlu olduğu sohbetleri alıp götürmedi mi?
*
Bayramlarda, mutlu günlerimizde, en özel günlerimizde bile teknoloji artık tek bir düğme ile gülümsemeyi, ağlamayı, şaşırmayı, tepkiyi sanal olarak dokunmadan, anlamadan gerçekleştirmiyor mu?
*
Sözün kısası teknolojiye evet, insanın nesillerin yararlanmasına evet, ne ki koparılan manevi duyguların, insan olmanın ötesinde kaybettirilen duygulara bakıldığın da olsun mu olmasın mı? Faydalı mı, zarar mı?
*
İşin içerisinden çıkmak bir hayli zor doğrusu..