VELi YILMAZ

Nasıl Bir Doğada Ve Sosyal Çevrede Yaşamak İsteriz

Sosyal çevre kavramı ile doğa kavramları aslında birbirinin içine geçmiş ve birbirini tamamlar durumda ifadeleri anlatırlar.
*
Doğayı sevmek; ağacı çiçeği ve onları korunak olarak kullanan canlıları da sevmek kıymet vermek anlamını taşır.
*
Lakin pek tabi ki bu bir kültürü gerektirir.
*
Eğitimli ve gerçekten çevre bilinci gelişmiş olan toplumlarda bu hassasiyetin önemsendiğini görebilmekteyiz.
*
Aslında doğal çevreye nasıl insanlar dışında kalan canlıların mekânı evi diyorsak, en az o canlılar kadar insanlarında yaşam alanı ve evi olduğu unutulmamalıdır.
*
Bu cümleden hareketle, gerekli olan ekolojik dengenin bozulması insan yaşamını oldukça menfi yönde etkileyeceği mutlaktır.
*
Düşünelim bir kez yağmurun karın yağmadığını, bir düşünelim su havzalarının kuruduğunu, bu durumda İnsan denen canlının temel yaşam taleplerini karşılayacak olgu ortadan kalkacağı için olumsuzluklar insanın direkt olarak etkileyecektir.
*
Yeterli oksijen salınımı olmamasına bağlı olarak, güneşin zararlı etkileri artacak, bu durum birçok hastalığa bağlı olumsuzluğu da hiç kuşkusuz beraberinde getirecektir.
*
Bu durumda yukarıda anlattıklarımız ışığında, aslında insanın nasıl bir çevrede yaşamaya zorunlu olduğu orta yerde görülmektedir.
*
Bununla birlikte yukarıda belirttiğimiz üzere doğa insan barışıklığı bir kültürdür.
*
Ağaçların çiçeklerin ve bunların çevresinde yaşayan canlıların, buraları sahiplenmesi evi olarak kabul etmesi ile insanın da bu olguya saygı duyması belirli bir olgunluğu gerektirir.
*
Bu olgunluk ise kuşkusuz nitelikli bir eğitim ve buna bağlı donanımlı olma durumudur.
*
Dolayısıyla sosyal çevremizi teşkil eden insanların belirli kıstaslara bağlı eğitimlerden geçmiş olmaları ve en azından empati kavramını içselleştirmiş olmaları en öncelikli husus olduğu kanısındayız.
*
Yaşadığınız dünya'da insanların temel sorunu, kendini diğerinin yerine koymamaktır ya da bu konuda yaşamış olduğu güçlüktür.
*
Sosyal çevremizi oluşturan insanların tahsilli belirli bir rahle – i tedrisden geçmiş olmaları, pek tabi ki önemli, lakin burada esas önemli olan ve işin ağırlık noktasını oluşturan olgu, insanın bir diğerinin yerine kendini koymasıdır, koyabilmesidir.
*
Örneğin ağacı kesecekse ağacın yerine kendini koymalı, ağacın kesilmesi sonucunda, orayı ev olarak benimsemiş, diğer canlıların yerine kendini koymalı.
*
Eğitim dediğimiz kavram, fakültelerde derse girip, sınavları geçip, diploma alıp okulu bitirmek değildir sadece.
*
Sosyal çevreyi oluşturan olumlu olgunun, oluşturduğu duyarlılıklardır.
*
Duyarlı olabilme; kendini bir diğer canlının yerine koyabilmek, yaptığımız iş ve eylemlerin sonuçlarını analiz edebilmektir.
*
Dolayısıyla tüm kavramları içselleştirebilen insanlardan oluşan bir sosyal çevre bizim beklentimiz olmalıdır.

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *