VELi YILMAZ

Mış…miş…müş..muş..

Yılardır bize söylenen sözcüklerin arasına sandviç misali sıkıştırılmış lezzetsiz parçacıklardan ibaret sözlerdir.
*
Pekâlâ biliyorsunuz ki, karın doyurmuyor. Dün ne ise bugünde yerinde duruyor diyerek sıyrılalım işin içerisinden.
*
Yaşama değin mücadeleler ortaya konulduğunda da zaten farklı bir şey karşımıza çıkmıyor.
*
O kravatı, o elbisesi, o gömleğinin içerisinde öyle bir gizlenmiş ki bi köşeden kafasını çıkartıp dinleme fırsatı bulanların kulaklarını tırmalayan bu sözcükler artık yalancılık müzesinin eşsiz koleksiyonları arasında kendisine yer bulabilmektedir.
*
Sizin kaşıkçı elmasınız dudağınızın arasındaki iki sözcüktür.
*
Adam yerine koyarlar, adam yerine koyulduğunun anlamak için bugüne kadar secerende ne varsa ortaya bulup çıkarırlar.
*
Pöh! Sen saklamaya gizlemeye çalışanda ne fark edecek ki, bir torpido misali fırlatıldığı anda gelip hedefine yani sana dokunacak ve de patlayacaksın.
*
Soyut sözcüklerden öte biz aslında öğrenmişizdir buradan neler çıkıp çıkmayacağını, kırık plak misali birbiri ardına domino taşı gibi giden bu bitirim terimler sanki eşsiz bir şahesermiş gibi masanın etrafında gezdirildikçe gezdirilir.
*
E, ortada bir şey yok, üzerine konulacak bir şey de, bugün dünden daha iyi olmadığı için yaralı kanadını çırpan kuşun uçacağı kadar zaten gidebildiğince gidebileceksin.
*
Bak işte kapı o anda açıldığında sana uzanacak bir el mışlı, muşlu sözcükleri kullanmayan gerçek dostların olacak.
*
İhtiyacın olduğunda koşacak, baktığında görecek, hissettiğinde yanında oldukça olandır. Asla üç harfli sözcükleri ağzına bile almayacaktır.

*
Eskiden hep söz verilirdi, söz vermek adamlığın birinci kuralı sayılır yerine getirdiğinde etiketi yapıştırıldı yakana.
*
Şimdi sadece bu sözcükler adam sanılanların yakasından bir türlü düşmüyor. Sözcüklerinde kabahati yok aslında elinizde yetki olsa da bir daha ağzına alma kardeşim yoksa diyebilecek bir pozisyonunuz olsa.

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *