VELi YILMAZ

Koşmak ve Sen

Koşuyoruz hep bir şeylerin peşinden, amaçladığımız hedeflerimize ulaşabilmek, elde edebilmek "Ben sadece ben olduğunu göstermek için sen."
*
Benliğini öne çıkartan sen, farkında değilsin yaşamın en özel duygularını, en müstesna enstrümanlarına sahip değilsin farkında da değilsin.
**
Farklılık peşinde koşan sen. Kimimiz meşhur olma derdinde, Kimimiz meşhur etme peşinde. Bu hengâmede kaçırıyoruz birçok şeyi.
*
Reddediyoruz, belki de hayatın öznesini. Kim ağlıyor çevremizde fark etmiyor, belki de fark etmek istemiyoruz, idrak etsin istemiyoruz beynimiz ve de yüreğimiz.
*
Belki de bir hengâme peşinde, hay vay uğruna kaybediyoruz en özgün, en özel değerlerimizi.
*
Tıksırıncaya kadar yiyoruz, arsızca semiriyor, kuru ekmeğe muhtaç olanları yanı başınızda görmeden, görmek istemeden.
*
Ağlayan bir çocuğun gözyaşını silmeden. Soğuk bir ele sıcak bir dokunuşu hissettirmeden. Hassasiyet kaybolmuş toplumda.
*
Birliğimiz bozulmuş, dirliksiz olmuşuz artık. Bireyselleşmekçe, toplumsallığı kaybediyoruz.
*
Toplumsallığı kaybettikçe değersizleşiyoruz. Lakin Allah'ın yarattığı bu eşsiz eşref – i mahlûkat olan bizler değer üretme üzerine yaratılmışız.
*
Onun için severiz, yaratandan ötürü yaratılanı. Yaşadığı topluma bir şeyler katmalı insan. Kalıcı bir şeyler bırakmalı eser tadında damaklarda.
*
Göçüp gittiğinde dahi takip edilebilecek bir ışığı olmalı geride. Geride kalanlar aydınlatmalı o ışık hüzmesinin altında, bıraktıkları değerler ile anılmalı yadedilmeli her insan.
*
İçinden çıktığı bu topluma bir şeyler bırakmak zorunda olduğunu bilmeli insan. Kuşunun sesini dinleyerek büyüdüğü, ağacının gölgesinde serinlediği bu topraklara, bir fidan dikmeye mecburdur her insan.
*
Bir hoş seda kalmalı bugünden yarınlara. Oysaki etrafımız soyut işlerle uğraşan, somut olgulara bakmayan, değer olma, oluşturma yerine değersiz bir yığın hengâme ile dolmuş.
*
Türkçeyi daha iyi kullanmaya dair çalışmalar rafa kalkmış, güzel konuşup, güzel yazı yazma anlamsızlaşmış.
*
Bu işlerle uğraşanlar ise kıymetsiz insanlar haline dönüşmüş, dönüştürülmüş. İzlediğimiz programlar bayalığından ödün vermiyor. Benimle arkadaş olur musun?, benimle evlenir misin? programları baş tacı edilmiş.
*
Yarışma programları mecrasından çıkarılmış. Üretmeyen, zihinsel aktiviteyi öncelemeyen, sığlığın dehlizlerinde yüzer hale gelmişiz. Artık ortak bir pencereden bakıp, hayatı yaşamı anlamlandırma gayreti yok.
*
"İmeceyi’’ unutmuşuz. Geleceğe yadigâr sözü "söz meclisten dışarı" sözü ile bir olmuş, beraber olmuş.
*
Bilim üretme, sanata katkı sunma gibi eskiden ulviyeti olan değerler, ağzının kenarı ile gülünen burnunun ucu ile bakılan kıymetler olmuş.
*
Topluma kalıcı eserler bırakmak boş işler kavramıyla bir olmuş.
*
"Toplum nedir ki, onlardan önce ben" kavramı gerçek değer olmuş ve de baş tacı olmuş.
*
Kendi çıkarları için ağlatmak alışkanlık olmuş. İnsan yararına olması gereken, bilim dahi yolundan çıkmış.
*
Bosna'da çocukları hayatın ışkınlarını, koparan, yerinde eden olmuş.
*
Nedir bu hoyratlık, nedendir bu acımasızlık. Nedendir bu değersizlik, değer üretmeyişliğimiz.
*
Bu değer üretmedeki yoksunluk, farkında olmadan bizleri mutsuzlaştırıyor.
*
Mutsuz, hissiz bireylere dönüştürüyor. Toplum gelişimine katkı sunmak ve değer katmak, hülasa en değerli yol olmalı, istikametimiz bu olmalı.

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *