VELi YILMAZ

İşte Böyle Birşey

Bir uçurtmanın kuyruğuna takılmışız. Bir sağa savruluyoruz, bir sola, uçurtma uçuran, çocuklar kadar şen.
*
Uçurtmaya sanki biz yön veriyoruz. Öyle zannediyoruz, öyle inanmak istiyoruz. Büyük bir mücadele yaptığımızı düşünüyoruz.
*
Mücadelemiz okyanusta damla, uzun kumsalda, bir kum tanesi mertebesinde adeta. Ama biz, büyük bir etki ortaya koyacağımızı düşünüyoruz her defasında.
*
Ter, göl içindeyizdir, verdiğimiz mücadeleden sebep. Ama rüzgâr, bizleri canının istediği yere bırakır. Ve canının istediği hızla savurur, bir oyana, bir buyana.
*
Bazen aheste hareket ettirir bizi, ılık bir meltem vari. Bazen bu rüzgâr, kırar uçurtmanın, çatı denen çıtasını.
*
Bizler hep dileriz meltemde uçurtmalarımızı uçurmayı. Bu sakin uçuşu, çoğu zaman kendimize bağlarız, sanki bunu kendimiz yapıyormuşcasına.
*
Kendi kendimize yalan söyleriz, bir bakıma. Bazen bir büyük dalganın üzerindeyizdir bizler. Bembeyaz ak pak köpükler arasındayızdır.
*
Rüya görürüz adeta, beyazlıklar arasında. Yol alırız, güzel bir rüyanın harikulade esintisinde.
*
Sevgiyi kucaklamak üzere, o kocaman dalganın üzerinde, dalgayla ile bir olmuşuzdur bir bakıma. O kocaman dalga, koca koca güzelliklere ulaşmamızı sağlayacak zannederiz, düşleriz.
*
O koca dalgaya bir de, rota çizme çalışırız. Kontrol edemediğimiz, hayat penceresinden. Bazen bu dalga, bizleri hiç beklemediğimiz yerlere bırakır, sürpriz yapar bizlere.  
*
Her başlanacak iş için, harikulade düşler gördürür bize, beyaz akların içinde. Bizler ayağımızın altındaki sörf tahtasına yön vermek isterken, o dilediği yere, bizi bırakmamakta kararlıdır aslında.
*
Bazen bizi bir çöl kenarına bırakır, biz istemesekte, bu beyaz köpüklü dalga. Bazen bir büyük sürpriz yapar bizlere.
*
Çöl kenarına bırakacağını düşünürken, münbit bir orman kenarında buluruz kendimizi. Çölden kurtulup, mümbit topraklara ulaşmak için, yeni dalgaları bekleriz çoğu zaman.
*
O özlemini duyduğumuz güzelliklere ulaştırması için, o dalgayla birçok defa yolculuk yaparız.  
*
Bazen hayat dediğimiz dalga, bizi hiç dinlemez. Her defasında canı nereyi istiyorsa, oraya bırakır bizi. Biz ne kadar çabalasakta, mümbit topraklara varma adına, o kararlıdır bizi, kaktüs dibine bırakmaya.
*
Kimi insanda hiç mücadele etmez, beyaz köpüklerle. Mücadelesi hiçlik mertebesinde olduğu halde, yeşilin bol olduğu, akşamları yıldızların çok olduğu, kelebeklerin renk renk göründüğü, topraklarda bulur birdenbire kendini.  
*
İşte  böyle bir şey, hayat dediğimiz gizemli serüven. Hak edene, hak ettiği kadarını, vermiyor çoğu zaman.

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *