VELi YILMAZ

Geçmiş Zaman Olur ki

Eskiden bizim çocukluğumuzda, doğum günlerinde moral vermek için yapılan ziyaretlerde, armağan edilirdi kitap ve kitap ev sahibine verilen değeri gösterirdi.
*
Ortaokulun 3 yıl olduğu, okula giderken kravat takıldığı, tertipli düzenli olunduğu zamanlardı.
*
O zamanlar bir başkaydı kitap alışverişi, çünkü kitap çok değerliydi.
*
Pek tabii ki kitabı armağan ettiğin arkadaşında. İsmini şimdi hatırlayamadığım, dile getiremediğim bir arkadaşımın ayağı kırılmıştı.
*
Şimdi düşünüyorum da, şu yaşta hala daha aklımda ise o arkadaş, belli ki benim için kıymetli bir arkadaşmış.
*
Ayağı kırıldı diye onu ziyarete gitmiştim. En sevdiğim kitabımı da beraberimde götürmüştüm.
*
İyi kalpli Herkül'ün Tepegöz ile savaşı'nı anlatan bu kitabı, ayağı kırılan arkadaşıma esin kaynağı olması için götürmüştüm.
*
Moral bulsun Herkül'ün cesaretiyle, gücüyle diye. Bizlerin ortaokul ve lise yıllarında kitap okumak önemliydi.
*
Reşat Nuri Güntekin'in Çalıkuşu romanı, Dostoyevski'nin Ezilenler isimli kitabı, Yaşar Kemal'in İnce Mehmet isimli kitabı, yeni gençlik çağına girmekte olan gençlerde iz bırakıyordu.
*
Bu kitapların insanlarda da pozitif etki bıraktığına inanılır ve öyle de olurdu.
*
Okullarda belirli zamanlarda okuma saati olurdu. O saat özenle beklenir iple çekilirdi.
*
Evlerde arkalıklı çekyatların, yaslama yerinin hemen üstünde, kitap koyabilmek için bölmeler vardı.
*
Bu sayede kitap yanımızda, yakınımızda dururdu. Okuduğumuzu, okumuş olduğumuzu, oraya özenle yerleştirirdik.
*
Her daim kitaplarla birlikteydik.  Uzun yaz tatillerine girerken okullarda tatil kitabı verilirdi. Babaannemin evine gittiğimizde yaz tatillerinde, ezberleyecek kadar çok okuduk o kitapları.
*
Babaannemin evinin avlusunda tam da çimenlerin ortasında, bir dut ağacı vardı.
*
Tüm haşmetiyle yükselirdi göğe. Onun altında oturup, hem siyahlı sarılı olgunlaşmış dutları yer ve hem de bizleri anlatan,  bize bir şeyler katan, tatil kitaplarını, kitapla bütünleşerek okurduk.
*
Sanki kitabın içindeki kahramanlar bizlerdik. Onlarla ağlar, onlarla güler ve onlarla yeni maceralara yelken açardık.
*
Kopamazdık kitaptan, kitap bizi alır götürür uçarcasına farklı diyarlara.
*
O diyarın enginliğinde bulurduk kendimizi. Annemin" oğlum kör olacaksın kör, gel biraz yemek ye" nidasıyla, uzak diyarlardan geri gelirdik bir anda.
*
Şimdilerde bir sesli kitap modası çıkmış,  yayılmış gençler arasında.
*
Hâlbuki kendin okumak gibisi var mı kitabı?
*
Hiçbir mihmandar olmadan, hiçbir mihmandara ihtiyaç duymadan, kitapla yolculuk yapmak keşiflerde bulunmak.
*
Ne de güzeldir, en iyi arkadaşın kitapla birlikte, farklı diyarlara geçmek. Yeni bir kitap aldığımda önce içini bir koklarım.
*
Kitabın ortasını koklamak, ayrı bir haz verir bana. Sanki O kitapta geçen yerlerin, insanların ve diğer canlıların kokladığı,  soluduğu havayı soluyor gibiyimdir.
*
Bu alışkanlık gençliğimde yanında çalıştığım, getir götür işlerine baktığım, Avukat Adnan Üstünel'den alışkanlık olarak kaldı bana.
*
Adnan Üstünel çalıştığı hanın içinde kitapları için bir ofis tutmuştu. İlginç bir adamdı,  kimseyi sokmaz o kitaplarla dolu olan ofise.
*
Sıkı sıkıya birkaç kez kilitler kapıyı, sanki kitaplar çalınmasın diye.
*
Çünkü kitap; bir hazineyi tarif eder.
*
Parayla pulla alınamayacak kadar çok özel ve izah edilemeyecek kadar özgün bir hazine.
*
Şimdilerde ise bu hazine, biz insanlarca elinin tersiyle İtilen, yerlerde sürüklenen, değersiz, burnunun ucu ile bakılan, kıymetsiz nesneler haline dönüşmüş.
*
Şimdilerde parasal olarak karşılığı ne kadar çoksa, kıymetli olan o oluyor.
*
Bu bir araba olabilir ya da gösterişli bir kıyafet olabilir. Değerler; değer yargıları çok değişmiş.
*
Değerler bozulmuş, değerler örselenmiş, değerler erozyona uğramış.
*
Haksızlık ediyoruz bu devirde, olması gereken değeri vermiyoruz kitaplara.
*
Pek tabi ki bazı kitaplar çok daha çekicidir kimileri için.  Kimileri içinse bir başka kitap türü ya da türleri çekicidir.
*
Örneğin bazılarımız kitabı okurken kitabın anlattığı yere gitmek, kitabın anlattığı yerlerdeki kişilerle tanışık olmak ister.  
*
Ama sayısal değerlere dayalı bir takım ekonometrik ölçekler ya da sosyolojinin birtakım teorileri kimilerimizi etkilemez.
*
O teoriler ya da sayısal ölçütlerle kucaklaşamaz kimimizi. Lakin hepimizin keyif alacağı aydınlanacağı ve aydınlığın kaynağının kitap olacağı,  seveceğimiz, beğenerek okuyacağımız kitaplar mutlaka olmalı kanımca.
*
Kitap okumak bizleri daha beyefendi, daha bir hanımefendi ve daha fazla budaklarımızdan çıkıntılarımızdan arınmış hale sokacak.
*
Çok daha alçak gönüllü kadirşinas bireyler haline dönüşmemizi sağlayacak, hiç kuşkusuz. Çünkü kitabı okurken birdenbire, kitaptaki kahramanlar ile bir ve beraber olursun.
*
Tarihi özelliği olan bir eserin detaylarını okurken, o dönemde onu kimler nasıl ve neleri hissederek kullanmış, neler yapılmış o gereçlerle.
*
Kafanızda bir sürü olgu ve olay canlanır birden bire, okumakta olduğunuz eserle birlikte.
*
Bu defa o aracı gereci kullanan oluruz. O gereçleri tarihin bir devrinde kullananlarla bir ve beraber olmuşuzdur artık.
*
Empati yapıyoruz eseri imal edip ortaya çıkaranlarla.
*
Bu durum bizlerin günlük hayatına yansıyor zamanla ve koşulsuz sevginin tohumları oluyor zihnimizde ve bedenimizin nüvesinde.
*
Bu defa yeni ilişkiler geliştiriyoruz toplumun bireyleri ile iyilik temelinde. Kimimiz okuduğumuz kitabı hatırlamadığımızı söyleriz.
*
 Hatırlayamadığımız kitabın bize ne gibi bir faydası olacağından dem vururuz.
*
Halbuki gerçek bambaşkadır. Herhangi bir vitamini içtiğimizde, vücudumuzun her bir noktasına, farklı farklı etkilerde bulunur o vitamin.
*
Kitapta böyledir, nereye ne etki yaptığını bilemeyiz.
*
Kitap; aynı vitamin gibi mutlaka bir yerlerimizi onarmış, mutlaka bir yerlerimizi olduğundan daha güçlü hale dönüştürmüştür, bizler anlayamadan, kavrayamadan.
*
Gönül kitaplığınızda kitaplarınız çok ve ürettiğiniz fikirler bol olması temennisiyle, kitabın sevildiği ve yaşam öznesinin kitap olduğu bir hayat dileği ile..

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *