VELi YILMAZ

Egosu Tavan Yapmış İnsanlar

Bir filmdir insan hayatı, bilinen bir noktadan başlar ve hayatın sunduğu tesadüfler temelinde değişiklikler gösterir.
*
Bazen bu tesadüf dalgası öyle büyük olur ki; hiç beklemediğin bir yerden alır ve hiç beklemediğin bir başka alana taşır seni.
*
O tesadüfler dalgası; kişiyi sıradanlaşmış, kopmak istediği noktadan alıp, kendisinin dahi tahmin edemeyeceği bir başka noktaya taşır.
*
Bu İlginç dalga, herkesi aynı şekilde düşler dünyasına taşımaz. Aslında düşler dünyası olarak tanımlanacak yerde, olmayı hak eden insanı, kaderin bir cilvesi olarak, o kişiyle hiç de mütenasip olmayan bir noktaya taşır, o tesadüfler dalgası.
*
İşte bizler buna hayat oyunu, yaşamın sunduğu kapris demeliyiz aslında. Bu filmin sonunda şu tümceyi kurarız seslendiririz" nereden nereye".
*
Hayat bazılarımıza gül koklatır bu dünyada, dikeni olmadan dikensiz gülü koklayanlar, kendi marifeti sayarlar, zahmet çekmeden, zorluk görmeden gül koklamayı.
*
Tesadüf dalgasının, onları hiç de beklemedikleri bir yere taşıdığının farketmezler.
*
Bu insanlar kendinden menkul sayarlar, tüm yaşamı ve bulundukları noktayı.
*
Geldikleri yeri unutmuş gibilerdir. Aynalarda bir başka görürler kendilerini ve yanındakileri. Etrafındakiler aşağıda olduğundan, küçük görünürler egosu tavan yapmış adama.
*
Geçmişte onlardan biriydi, aşağıdakileri tepeden bakan, egosu tavan yapmış bu adam.
*
Ben neymişim havası başlar, bu egosu tavan olan adamda. Bir türlü ayakları yere basmaz, devamlı havada.
*
Zannedersin egosu yüksek kişi dağ başına Otağ kurmuş oturur. Herkes hizmetkârı ve o da o bölgenin hükümdarı.
*
Egosu yüksek kişi; her şeyi bilir, her şeyden anlar. Kesinlikle bilmediği bir şey, anlayamadığı, kavrayamadığı herhangi bir olguyu düşünmez, aklına getirmez.
*
Sevmek ve sevilmek egosu yüksek kişinin hakkıdır. Çünkü o; her şeyde olduğu gibi, sevmek ve sevilmek konusunda da haklıdır.
*
En iyi o sever ve en iyi o sevilmelidir. Zihinlerinden çıkarmışlardır geldikleri yeri, geldikleri yerde birlikte oldukları kişileri. Kişilikleri değişmiştir, bu egosu yüksek kişinin.
*
Hatırlamak dahi istemez, geldiği yeri; geldiği yerdeki kişileri, yaşadıklarını, yaşanmışlıkları.
*
Onlar artık gökkuşağının üzerindedir, güneşi tutmak üzere, öyle zannederler kendilerini.
*
Güneş gibi sıcak değildir elleri, güneş gibi değildir soğuktur bakışları, huzur vermezler yukarıdan baktıklarına.
*
Uzaklaşmak ister hakir görülen bu insanlar, egosu tavana varmış bu adamdan. Ama yine de egosu yüksek insan yanında ister, yakınında görmek ister, kuş bakışı ile takip ettiği, gözünde yok mertebesine indirdiği o insanları.
*
Egosu tavanda asılı duran insanlar, bu insanlar Dünya’nın kendi etraflarında döndüğünü zanneder.
*
Kafaları yukarıda bulutların üzerindedir adeta. Her şeyleri farklı olsun isterler, diğerleri ile bir olmak, birlikte olmak istemezler.
*
Onların da insan olduğu, her insanın bu hayata bir şeyler katmakta dolduğu, her insanın bir değer üretmek üzere bu Dünya'da olduğunu unutmuş gibilerdir.
*
Her bir insanın büyük sevginin bir parçası olduğunu bir türlü kavrayamaz bir türlü oturtamazlar, kanıksaymazlar, beyinlerinde.
*
Halbuki insanlar eksikleri ile vardır, bilmezler mi bu yalın gerçeği, yoksa görmek istemezler mi kendi değersizliklerini.

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *