VELi YILMAZ

Çocukluk Hayalleri

Kırmızı plastik top erişilmezdi, dizdeki yama geçici de olsa babanın ‘’maaşı alınca sana yeni urban alacağım’’ sözüyle bugünü de avuntuyla geçirilecek kadar dayanıklıydı.
*
Kuru ekmek, eldeki tek karın doyurucu unsur olsa da hiçbir zorluk onu yaşamdan alıkoymaya yetmezdi bile.
*
En çok sevdiği kareli kazağı çamurdan görünmez, lastik ayakkabı çamuru evde tartışama konusu olurdu.
*
Zira temizliğin olduğu günlerde kırmızı alarm verilen eve okulun arkasında terden çamurdan bitap düşmüş ayakla girilmesi sinirleri hop oturtur hop kaldırırdı.
*
Çocukluk hayallerimizin bir sınırı yoktur. İnsan ister istemez renksiz albümün sayfalarını araladığında ne de çabuk geçmiş zaman diyerek hayıflanır.
*
Soğuktan avucumuzun içini üflediğimiz kenarı yanmış fotoğraf, buluğ çağına yeni girmiş afilli pozda o günlerin Topkapı Müzesindeki hazineler misali çok kıymetliydi.
*
Babamın otoriter duruşu ve sofraya oturduğumuzda çıkmayan ‘gık’’ aslında ne diyebilirdik savunmasının en gösterişsiziydi.
*
O kalabalık arkadaş grubuyla geçirilen zamanın tadı bambaşkaydı. Zaman gerçekten çabuk geçiyordu ama geride bırakılan çocukluk yılları aşkı hala yüreğimizin bir kenarında duran özlemler gibidir.
*
Muhatap olduğumuz her kimse hayır ben o yılları yaşamadım ve bihaberim diyebilir mi? Kimi zaman aç kimi zaman tok kimi zaman ağır aksak çocukluk hayallerimiz bizim gözümüzün içine bakan anne baba kadar kıymetlidir.
Yeri doldurulamaz.
*
Köy bakkalının rafındaki lokumu parasızlıktan alamadığınız günleri unuttuysanız o başka tabi.
*
Bez çantanız, paçaları kısa pantolonunuz ucu kopuk yakalığınızı da kenarına iliştiriverirdik özlemlerin.
*
Ne acıdır ki zaman su gibi akıp gidiyor. Kapısı kırık kalmış haneler ekmek kavgası, daha iyiyi arama azmi çocukluk hayallerimiz de alıp götürdü.
*
Ne çabuk büyüdük be!!

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *