VELi YILMAZ

Bir Şehri Sevmek

Bu topraklarda doğdun,
Suyunu içtin, havasını kokladın.
*
Kapısı eşiği burada açıldı gönlünün. Dağlarındaki baharı hep birlikte karşıladın, yağmuru bir başkaydı bu şehrin, yağan kar’ı bile.
*
Derelerin coşkusuna ortak oldun, her yerde o suyun sesini dinledin ama sanki o şehirde akan suyunu daha bir özümsedin.
*
Bir şehri sevmek biriktirdiklerinle özdeştir.
Sahip çıkabildiğin kadar sahip çıkabilmektir.
*
Şehir sana dönmüş bir cevap bekliyordu. Yıllardır süren göç sırtını bükmüş uzatılacak elden bir nebze olsun yarar peşindeydi.
*
Bugüne kadar atılan çığlıklara hep kulak tıkandı.
Şehir kan kaybediyordu, duymayan vicdanlar amip misali çoğala çoğala sorunların üzerini örttü.
*
Öyleyse sorumluluk sahibi bizler bir yerden başlamak gerekiyor diye düşündük. Taze kan misali artan bir heyecanla yıkılanları yeniden tamir ederek el ele vererek bir zaman ve geçmişte olup biteni bir kenara koyarak bu şehrin ellerinden tutmak gerek.
*
Ne kadar onarabilmişsin, ne kadar el uzatabilmişsin, ne kadar toparlayabilmişsen sağı solu, bir dilim ekmeği ne kadar çok dağıtabilmişsin, bir lokmayı kaç kişi ile paylaşmışsın, kapıya vuran elin adedi kaç olmuş, toparladığınızda ve biriktirdiğinizde bu şehri ne kadar sevdiğinizin anahtarını verecektir size.
*
Yoksa herkes oturduğu yerden çok seviyor, uzaklardan hep burnunda tüttüğünü anlatıyor, dokunmadan, konuşmadan, uzaktan selamlayarak sevdiğinden söz ediyor
Kapısını çalmadan, dert dinemeden, yüzünü çevirerek ‘’evet biliyorum’’ demekle yetiniyor.
*
Öyleyse sorun bakalım birbirinize;
Bir şehri sevmek böyle mi okunuyor.

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *