VELi YILMAZ

Ayrılıkların ve Hasretin Yaşamımızdaki Yeri

 Ayrılık ve hasret kavramları değer verdiklerimiz ile bizim aramızda yaşanan bağın tezahürüdür.
*
Değer verdiğimiz, gerçekten kalbimizin bir parçası olarak gördüğümüz en kıymetlilerimizin ayrılıkları bir hüzün ve bu hüzün kâğıt, kalem arkadaşlığı ile yeterince iyi ifade edilemeyecek bir duyguyu içerir.
*
O ayrılıklar gözümüzün önünde birçok şeyin canlanmasına neden olur.
*
Beraber geçirdiğiniz güzel günlerin detaylarını yaşarsınız.
*
Garip bir tebessümle boğazınıza bir ayva takılır, yutkunmak istersiniz ama bir türlü beceremezsiniz, boğazınızdaki o düğümü bir türlü çözemezsiniz.  
*
Gözleriniz dolar ağlamak istersiniz ama bir yandan da gözyaşlarınıza engel olmak istersiniz.
*
Sizin  isteğiniz dışarıdan ağladığınızın görünmemesidir.
Amma velakin
*
Gözleriniz öyle buğulanmıştır ki dışarıyı seçemezsiniz. İşte gözyaşları dökülmeye başladığında, boğazınızı tıkamış olan ayvayı da yutmuş olursunuz.
Çünkü
Anahtar olan gözyaşlarıdır. Sonra zembereğinden boşalan saat gibi tüm içimizdeki yoğunluğu boşaltmış olursunuz.
*
Tekrar sizin kıymetliniz ile beraber geçirdiğiniz güzel günler aklımıza gelir, tıpkı yağmurdan sonra yaşanan toprak kokusu gibi.
*
Yine yaban lalelerini, Papatyaları, kır Çiçeklerini görürsünüz düşlerinizde. Sonra kıymetlinizin size armağan ettiği, ondan kalan bir küçük tişört bir çift çorap takılır gözünüze, onları koklarsınız doya doya, iç çeke çeke, sonra birlikte olduğunuz günlere tekrar gidersiniz, kıymetlinizle birlikte.
*
Siz onun başını okşarsınız, o sizin elinizi tutar vaziyette.
*
Anılar tekrar uç verir dimağınızda. Sanki o anı yaşıyor gibisinizdir.
*
Bu defa gözyaşları görünmez ama, sen içine akıttığın gözyaşının farkındasındır pekala.
*
Kıymet vermek, kıymetlim demek, değer verdiğini gönül bahçende görmek demektir.
*
O kıymetli yanından ayrıldığında boşluğunu hissetmen demektir, kıymetlim demek. Eğer kıymetli yanında değilse, oluşturduğu boşluğun çok derin olması demektir kıymetli demek.
*
Kıymetlinin yanında olmaması demek; havanın kararması, güneşin yüzünü asması demek.
*
Papatyaların beyazının grileşmesi, yaban lalelerinin eskisi kadar kırmızısını göstermemesi,  yamaçlardan aşağı doğru esen buz gibi soğuk rüzgârın yüzünüzü yalaması demek.
*
Ne hava aynı hava, ne ağaçlar eski ağaç, nede çiçekler eski çiçektir artık.
*
Kuşlar bile artık şakımaz olmuş, her biri kendi köşesine çekilmiş, gönül bahçesinin geniş kanatlı kapıları kapanmıştır artık.

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *