VELi YILMAZ

Aynı Açıdan Değil Aynı Acıdan Bakanlar Anlaşabilir

İnsan yaşamında birbirini anlamının veya anlayabilmenin temeli kendini diğerinin yerine ortaya koyabilmektir.
*
Moda tabirle empati yapabilmektir. Pekâlâ, bir insan diğer bir kişinin yerine kendisini nasıl koyabilir.
Gerçek bir empati "onun gibi hissetme, onun gibi birebir duyumsama" anlamına gelmez mi? Bir kişi diğerinin yerine kendisini koyduğunda o kişi gibi hissedebilmesi için, aynı şeyleri duyumsaya biliyor olması gerekir.
*
Lakin bu olgu ruhsal yaşantı ile de ilgilidir.
Bir olay kişiler de farklı etkiler ortaya çıkarabilir.
Örnek olarak bazılarımız oldukça duygusalızdır ve yaşanacak bir tecrübe karşısında diğer kişiye göre daha fazla sarsılabiliriz.
*
Duyumsama konusu, her birimiz de farklı etkiler bırakmasının başlıca nedeni o konuya ne kadar anlam yüklediğimiz ile yakından ilgilidir.
*
Bir olaya ya da duruma kişi ne kadar ruhundan, kalbinden farklı bir anlatımla hislerinden, bir şeyler katarsa yaşanacak olan hezeyan o denli etkili olur.
*
Aynı duruma bir başka kişinin katmış olduğu vericilik, göreceli olarak daha az olduğu düşünüldüğünde hissedilen acı ya da duygu erozyonu, daha az olacaktır.
*
Yukarıda anlatılanı toparlayacak olursak, halk arasında ifade edildiği üzere "5. Kattan düşenin halinden 5. kattan düşen anlar" özlü sözü konunun yeterince anlaşılmasını sağlayacaktır.
*
İnsani duygular ve bu duygu yoğunluğuna bağlı olarak emek dediğimiz kavram, hissiyatla yakından ilgilidir.
*
Hissiyat ne denli yoğun yaşanırsa vericilik o kadar artacak ve bu vericilik emek olarak tanımlanacaktır.
*
Emek dediğimiz kavram yüklenen değer ile ilişkilidir. Bu kavramların tamamı birden "Vefa" kavramına karşılık gelmektedir.  
*
Tüm bunların karşılığı ise maddi kavramların çok dışında özgün, yapay olmayan,  duruluğu yalınlığı ifade eden öze karşılık gelir.
*
Kişi için bu tarif edilemeyecek ya da kelam ile anlatılamayacak kadar sıradışı bir duygu yoğunluğudur.
*
Burada üzerinde durulan yada durulması gereken, kimin neyi anladığından çok, kimin bu duyguları diğerleriyle koşut olarak hissettiğidir.
*
Bu hissiyat ne kadar birbirine paralel ise, kişiler birbirini o denli iyi anlar. Zira birbirine çok benzer olayları yaşamışlardır.
*
Dolayısıyla o olaylar karşısında benzer tepkiler vermişlerdir. Aynı açıdan bakma tabiri soyut bir göstergeyi işaret etmektedir.
*
Zira aynı konular tecrübe edilmemiştir. Bunun sonucu olarak yaşanan hayal kırıklığının derinliğini, bunu hiç yaşamamış ya da aynı duygu yoğunluğunu farklı ağırlıkta yaşayanlar arasında haliyle değişiklikler, hissiyat ölçülerinde farklılıklar olacaktır.
*
Aynı üzüntü derinliğini yaşayanlar, özü itibariyle bunu anlayabilir. Lakin bu derinliği tecrübe etmeyenler "anlıyorum" demekle bu yaşananların sonucunda hissedilen üzüntüyü kavrayamaz.

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *