VELi YILMAZ

Arafat

Beklentilerimiz vardır yaptıklarımız karşılığında. Ümitlerimiz vardır, akıttığımız terle mütenasip oranda.
*
Hele de bu emekler çok büyükse; hele de bu emekler, ölçüsü olmayan alın terine dönüşmüşse, Ümitlenmez mi insan, ödenmiş olan bedellerin karşılığında.
*
İnsan kalıcılık oluşturmak ister, insan gerçekçi bir olguyu yaşama taşımak ister. Sonucun çektiği çileleri, karşılaşmasını bekler. Çünkü bedel ödemek, bedel ödemeyi göze alabilmek, herkesin hamurunda var olmayan, herkesin göze alabileceği bir şey değildir elbet.
*
Cesaretle yaklaşmak, yükün altına girmek, zorluğu göze alabilmek demektir. Bu cesareti gösterenler, bir omuz beklemezler, taşınıp götürülmesi gereken yüke.
*
Yol uzun, yol çetindir, bu ağır yükle birlikte. Çok ter akıtılmıştır, çok çile yaşanmıştır, bu yükün ağırlığı ile birlikte. Çok zorlanılmıştır, o çilehane taşınırken.
*
Zaman zaman ağlanmışsındır. Zaman zaman daha çok çalışmalısın, demişindir kendi kendine. Birçok insan vardır çevrende seninle birlikte yol alan, yolculuk yapan. Ancak; kalabalıklar içinde yalnızsın aslında.
*
Bir kalbinin sesi var yanında, yükü sırtlarında. Yol yürütmekten sızlamıştır, belin ve dizlerin. Her yorulduğunda bir daha demiştir kalbin sana.
*
Ayakkabıların paramparça olmuştur, ezilmiştir ağırlığın altında. Yeni ayakkabılarla tekrar yola revan olunmuştur, sırttaki o ağırlık yok sayılarak.
*
Muhteşem görülmektedir, gösterilmektedir ufukta yükünü teslim edeceğin yer. Işıltılı bir parlaklık dalgası yüreğinde tarifsiz bir akist oluşturmakta.
*
Zira kalıcı bir şey sunacaksın, belki de insanlığa. Tüm gücünle yürüyorsun adanmışlığa. Bu yürüyüşte ayakkabıları, bu kaçıncı değiştirişin, kaçıncı değişik ayakkabı giyişin.
*
Sırtındaki gömleğin kaçıncı kere yenisini giydin, sayabildin mi acaba. Gömlekler tere karışmış, derin gömleğe yapışmış adeta. Böyle bir emeği bu Dünya'da kaç kişi ortaya koyabilir acaba.
*
Yüzünün, bedeninin ve aklının yorgunluğu; gözlerindeki ışıltı da kayboluyor adeta. Bir tebessüm asılsın istiyor insan, artık yüzüne.
*
Mutluluğun aksini hissetmek istiyor insan yüreğinde. Yük taşınmıştır varacağı yere. Uzaklardan gördüğün ışıltının aslında bir düş olduğunu, çöl ortasında bir serap olduğunu anlıyorsun bir süre sonra.
*
Kendine gelemiyorsun bir an. Ağlamak, ağlamamak arasında, bir Arafat’ta, derin bir boşlukta hissediyorsun kendini. Bu hayal kırıklığından, başka bir şey olsa gerek, çünkü derinlerdedir etkisi.
*
Birdenbire o mutluluk gülümsemesi, koyu bir hazin gülümsemesine dönüşür yüzünde. Yer aramana gerek yok, o acı gülümsemeyi asmak için yüzüne.
Çünkü o acı gülümseme yüzünün en müstesna ve kalbinin en ayrıcalıklı noktasında, özgün bir yer edinmiştir kendine.
*
Meğer ne kadar büyük bedeller ödemişiz, ne kadar çok çalışılmışız, bu serabı görmek ve bu yalancı rüyada uyanıp, tarifsiz kalp kırıklıklarını yaşamak için biz faniler.

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *